Dinî anlatımda “Şühûr-ü selâse”, yani üç aylar olarak bilinen bu mevsimin girmesiyle birlikte Müslüman ruhları bambaşka bir hava kaplar. Çünkü bu aylar İlâhî rahmetin coştuğu aylardır. Diğer vakitlerde iyilik ve ibadetlere on sevap veriliyorsa, Receb, Şaban ve Ramazan aylarında gittikçe yükselen bir oranda kat kat fazla sevap verilir.
Meselâ, başka zamanlarda okunan her bir Kur’ân harfi için on sevap yazılmaktadır. Receb ayında bu sevap yüz olarak yazılır, Şaban’da üç yüzü aşar, Ramazan’da bine çıkar. Cuma gecelerinde binleri bulur. Kadir Gecesinde de otuz bine ulaştığını düşünürsek, üç aylardaki mübarek vakitlerin âhiret ticareti bakımından ne kadar kıymetli bir fırsat olduğunu anlayabiliriz.
Hz Peygamber (sas)’in bu aylar hakkında verdiği haberler ise şöyledir.
Rasûlüllah (sas) bir hadis-i şerifinde;
“Recep ALLAH’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır” buyurmuştur.
Ayrıca Peygamber Efendimiz, Receb ayı girince,
” Âllahım! Receb ve Şabanı bize mübarek kıl! Bizi Ramazana ulaştır” diye dua ederdi.
Üç ayların değerini ifade eden diğer bir önemli özellik ise beş mübarek kandil gecesinden dördünün bu aylar içinde olmasıdır.
Regaib gecesi, Recep ayının ilk cuma gecesine,
Mirac gecesi, Recep ayının yirmi yedinci gecesine,
Berat gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesine,
Kadir gecesi ise Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlar.
Hz Peygamber (sas) Şaban ayında çok oruç tutardı.
Hz Aişe, Rasûlüllah (sas)’ın bu aydaki orucu hakkında şöyle der:
“Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim” (Tecrid-i Sarih, VI, 295)
Ramazan ayının fazileti ise çok daha yücedir. Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmaktadır:
“Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır”
(Müslim, Kitâbu’s-Sıyam, 1)
Receb ve Şaban ayları, rahmet ayı olan Ramazanı karşılayan aylar olup Ramazan ayının müjdecisidir.