Ah! Keşke sevgiyle, ilgiyle, alakayla, hayranlıkla hatta çok sevmekle aynı şey olmadığını anlayabilsek ve de anlatabilsek. Aşkın, bu sözcüklerin çok daha ilerisinde olduğunu ve bu dünyadaki hiçbir şeyin ona misal dahi olamayacağını bir anlayabilsek.
“Ah, geceler! Siz olmasaydınız âşıklar gözyaşlarını nasıl saklayacaklardı?”
Allah (c.c)’ın bu dünyada yarattığı her şey Allah’a ve kula göre fanidir, yok olacaktır. Allah’ın ahirette yarattığı her şeyse kula göre ebedidir. Allah için ise yine fanidir. Cennet ve cehennem de buna dâhildir. Baki olan yalnız Allah’tır.
“Atları beyazdı, yeleleri sanki nurdan / Bugün yüz atlı geçti, aşılmaz denen surdan.”
Kâmil insan, yaratılmış her şeyi, Yaradan için terk edebilendir. Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i terk… Cennet inancı hak ve farzdır. Kâmil insanın muhalefeti -hâşâ- buna değildir. Onların istedikleri, cennet arzusunun terk edilmesidir. Yaratılmış hiçbir şey yoktur ki, onu arzulamak, kâmil insana haram olmasın. Kâmil insanın sahip olduğu hiçbir şey yoktur. Onun etrafında dünyaya ait olan her şey, Allah’ın ona emanet ettiği bir emanetten başka bir şey değildir.
Aşk karşılıklı mı olmalı? diyorsunuz. Hayır, karşılığı olan aşk olur mu hiç? Aşkın bu dünyadaki karşılığı hasrettir.
Beylerbeyi Bayburdi