Mevlana Halid-i Bağdadi’nin Tasavvufi Görüşleri

Tasavvufi görüşlerini Risale-i Halidiye ve Mektupları adlı eserinde belirten Halid-i Bağdadi Hazretleri; tarikatı, “Kötü huy ve ahlaklardan kurtulmak ve bu kötülerin yerine iyilerini koymak. Kalbi temizleyerek, cilalayarak (bu ancak zikirle olur) sahibine, Allah’a teslim etmek” olarak açıklamış ve tarikatın kesinlikle şeriat temelleri üzerine kurulması ve şeriatla ilgili hiçbir şeyin değiştirilmemesi gereğine dikkat çeker.

Tasavvufi görüşlerini Risale-i Halidiye ve Mektupları adlı eserinde belirten Halid-i Bağdadi Hazretleri; tarikatı, “Kötü huy ve ahlaklardan kurtulmak ve bu kötülerin yerine iyilerini koymak. Kalbi temizleyerek, cilalayarak (bu ancak zikirle olur) sahibine, Allah’a teslim etmek” olarak açıklamış ve tarikatın kesinlikle şeriat temelleri üzerine kurulması ve şeriatla ilgili hiçbir şeyin değiştirilmemesi gereğine dikkat çeker.

Adap ve usule dikkat edilmediği taktirde tarikata girmenin faziletli olamayacağını ve akıbetinin de hayırlı olamayacağını bildirir. Ona göre;

1- İnsanların rızası göz önüne alınarak tarikatta herhangi bir değişiklik yapılmamalıdır.

2- Tarikat, idarecilerle ünsiyet kurmak ve siyasi istismar aracı olarak kullanılmamalıdır.

3- Tarikatın ölçüleri içerisinde takvaya göre amel etmeyenler Allah’ın gazabına uğrarlar.

4- Yüksek hal sahibi olduklarını iddia eden kimselerin, bu durumları, onların tarikat esaslarına riayet etmemelerine bir gerekçe olamaz.

5- Hiç kimse, ihlas ve itikadı gerekçelerle şeriatın emirlerini ve tarikatın adap ve kurallarını terk edemez.

6- Tarikat, dinin emir ve yasaklarını azimet ölçüsünde yaşamaktan ibarettir. Ayrıca tarikat, Allah rızasını ve Peygamber Efendimiz’in sevgi ve ahlakını kazandırır, yükselmeye vesile olur.

7- Tarikat, avam tabakasındaki Müslümanların çoğunluğunun içinde, zahirde onlar gibi giyinip, onlar gibi yemeye içmeye, fakat gönül alemi bakımından onlara hiç benzememeye ve gönülde yalnız Allah’ın olmasına, oraya başka muhalif bir şeyin girmemesine önemle dikkat eder. Kibir, gurur gibi hallere asla iltifat etmemektir tarikat!

8- Tahrikatta, şeyh, mürit ile rabbı arasında bir vesiledir. Vesileden yüz çevirmek Allah’tan yüz çevirmektir. Mürşidi sağ olduğu müddetçe onun kontrolünden çıkmaz. Dünyasını değişmeden önce ona kimi işaret göstermişse onun emrine girip ve mürşidine gösterdiği saygının aynısını ona göstermelidir. Böyle bir işaret verilmemişse ve de kendisi de kemal derecesine henüz erişmemişse işte o zaman kendine bir mürşit arayıp bulmalıdır.

9- Şeriatın emirlerini, sünnetin gereklerini ve tarikatın esaslarını bir tarafa bırakarak kendi hal ve rüyalarını, şeriat ve sünnete uymasa dahi ön plana alarak onlarla amel eden kimseler, Allah’ın aklını aldığı nasipsiz kişilerdir. Bunlara rastlandığı zaman  aslandan kaçar gibi bunlardan kaçmalıdır.