Can Damlaları Logo Can Damlaları Retina Logo
  • Anasayfa
  • Tasavvuf
    • Tasavvuf nedir?
    • Tasavvuf Tarihi
    • Tasavvuf Terimleri
    • Nefs ve Mertebeleri
  • Sohbetler
    • Muhammed Sami Hz.
    • Musa Dede Bayburdi Hz.
    • Abdurrahim Reyhan Hz.
    • Beylerbeyi Bayburdi Hz.
  • Silsile-i Şerif
    • Büyük Silsile-i Şerif
    • Küçük Silsile-i Şerif
  • Duyurular
  • Kitaplar
    • Çöle inen nur
    • İşaretler
    • Minah
    • Divan
      • Salih Baba
  • Blog
  • Aşk İklimi
  • Mail

Tarikatlar Üzerinde Oynanan Oyunlar

Ana Sayfa/Genel/Tarikatlar Üzerinde Oynanan Oyunlar
Önceki Sonraki

Tarikatlar Üzerinde Oynanan Oyunlar

duyuru-3EkimBen bakıyorum tasavvuf kitaplarına tarikat kitaplarına bir çok kerametten bahsediliyor. bunlar öyle büyük kerametler var ki mucizeye yakın kerametler var. Kaldı ki bizim ülkemizde mucizeye bırakın keramete mucizeye de inanmayan birçok insan var. İşte bu insanların olduğu bir toplumda ki bilhassa medya açısından çok güçlü oldukları bir toplumda bizde gücümüzün yettiği kadar davamızı, hizmetimizi, anlatırken de onların karşı çıktığı çeşitli deliller göstermeye çalışarak ayet, hadis ki hadis noktasında da zaten onların problemleri var biliyorsunuz. Kimlerden bahsettiğimizi de biliyorsunuz ülkemizde her geçen gün büyük bir güç kazanan vahabilerden bahsediyoruz.

Biz bunu diyanetin de dikkatini çektik konuşmalarımızda hükümetin, devletin de dikkatini çektik. Çünkü biz biliyoruz ki bu tehlike her geçen gün büyüyor ve bir gün Türkiye’nin başına bu coğrafyanın başına bela olacak. Daha çok Türkiye’nin başına bela olacak. Niye bu coğrafya üzerinde Türk toplumu işte içinde bulunduğumuz yaşadığımız topraklar yüzyıllarca diğer İslam toplumu coğrafyasında yaşayan İslam ülkelerine de önderlik liderlik etmiş böyle bir vasfı var. Onun için onlar bizi bozarsalar herşeyi de bozacaklarını biliyorlar. Bunun içinde büyük bir çaba sarf ediyorlar çok büyük paralar aktarılıyor. Yani sizin hiçbir şekilde düşünemeyeceğiniz kadar, miktarını hesap edemiyeceğiniz kadar büyük paralar bu coğrafyaya aktarılıyor. Bilhassa ülkemize aktarılıyor. Vahabiliği daha ön plana çıkartmak için çünkü bu daha önceki bir konuşmamda da söylemiştim Büyük Doğu Projesi‘nin bir parçası bu vahabilik. Yani kesinlikle hemde büyük bir parçası çünkü bu ülkede dini inançları, örselemeden törpülemeden hiçbir noktaya varamayacağını bu Büyük Doğu Projesi’nin altında imzası olan devletler çok iyi biliyor.

Biliyorlar ki yüzyıllarca bu memleket istilaya da uğramış şu da olmuş bu da olmuş ama netice de hep bir şekilde ayağa kalkmış dirilmiş. Bunu hep imanına borçlu olmuş. O zor günlerinde onların imanını, sevgisini, muhabbetini, aşkını ön plana çıkan Evliyaullah sayesinde, Mürşitler sayesinde, Veliler sayesinde, din adamları gerçek din adamları sayesinde bunun gerçekleştirildiğini ve bu coğrafyanın tekrar ayaklanıp onları işte topraklarındaysa topraklarından, bir şekilde kültürlerine sızmışsalar kültürlerinden söküp attığını biliyorlar. Bunu bildikleri içinde çok büyük bir yatırım yapıyorlar. Bu yatırımı ne için yapıyorlar. Ben bu sohbetimde daha ziyade geçen sene yaptığım sohbetin bir özeti büyük kısmında yapacam ondan sonra İnşAllah yeni sohbetlerimize başlıyacağız. Onun için çok dikkatli dinlemenizi istiyorum. Bu konu zaman zaman gündemimize gelecek. Her ne kadar bu konuya dönmeyelim artık geriye desek te yaşanan olaylar bizi mecbur ediyor.

Öyle oyunlar oynanıyor ki bu coğrafyanın üzerinde Allah biliyor ki hergün yeni birisi ile karşılaşıyoruz. Bugün gene internette bir arkadaş bana bir bildiride bulundu. Dedi ki: “Efendim böyle böyle birisi var daha önce ben bir vesile karşılaşmıştım. Nakşibendi Tarikatı şeyhlerinden olduğunu söylüyor ve şeyhlikten ayrıldığını istifa ettiğini söylüyor vede konuşmalar yapıyor. İnsanlar da bunu dinliyorlar ve bu adama inanıyorlar.” ki hatta ismini de kaydetmiştiler. Şöyle not ettim. Kusura bakmayın isimler konusunda hafıza zayıflığı var. Yanlış bir isim söyleyerek insanları yanıltmak, başka birisinin üzerine başka şekilde düşünmelerini istemiyoruz. Zaten biz bu isimleri verirken herhangi bir şekilde bu isimler üzerinde bir tehdit yapılsın şu yapılsın bu yapılsın Allah’a sığınırız. Öyle bir niyetimiz yoktur. Olamaz da zaten.

Bizim inancımız bunu yasaklıyor. Biz inanıyoruz ki bunların hepsini Rabbim yapıyor. Biz böyle bir imanın sahibiyiz ve hepsini bizi denemek için yapıyor. Bu bizim imtihanımız. Gerçek müslümanların, gerçek müminlerin ve gerçek tasavvuf ehlinin bu bir imtihanı. Evet bu adamın adı Ferit Aydın’mış. Yani dinlemek isteyen olursa bir şekilde not etsin. Bu adam ne diyor: “Ben Nakşibendi Tarikatı şeyhlerindenim vede ben ayrıldım bir şekilde istifa ettim şimdi size tarikat gerçeklerini anlatacağım.” diye bir sürü şey anlatıyor. Onun ne anlattığı önemli değil. Bir kere söylediği sözün ne kadar yanlış ne kadar çirkin bir şey olduğunu ben şimdi size anlatacağım. Bunu şu biraz önce söylediğim konuyla bağlantılı, ilintiliği olduğu bu da muhakkak oradan para almış birisi.

Yani bunların bir şekilde Tarikatı bu ülkeden söküp atmak istedikleri gerçeğini ben daha önceki sohbetlerimde size anlattım. Bunu nasıl yapacaklar? Tarikatı kötüleyerek. Bir zaman dediler ki işte falan yerde falan insanları öldürenler falan tarikatın mensubu çıktı. Falan yerde şu işi yapanlar falan tarikatın mensubu çıktı diyerek yıpratmaya çalıştılar ama Allah’ın izniyle bu tutmadı. Birazda bizim gayretimizle tutmadı. Bakın gidin konuşmalarımın hepsinin bir yerine sıkıştırmış söylemiştirim. Demiştirim ki: “Nakşibendi Tarikatında kesinlikle karada avlanmak dahi yasaktır.” Bunu her seferinde söylemiştirim bir çoğunuzda demiştir ki acaba bu mübarek bunu neden tekrar tekrar tekrar söylüyor diye de aklınızdan bile de geçmiştir. Kasıtlı olarak tekrar tekrar insanların aklına girsin diye sokmak için bunu tekrarladım ve nitekim sorular şeklinde geri dönüş oldu. Birçok adresime sorular geldi hep siz böyle diyorsunuz deliliniz var mı, siz böyle diyorsunuz bunun nerede kayıdı var diye bende hepsine cevap verdim, delillerini gösterdim, kayıtlarını gösterdim. Öyle bir çabamız oldu İnşAllah da çabamız sayesinde de artık o insanlar o yalana pek inanmıyorlar.

O zaman şimdi başka bir yol, bu yol 28 Şubat sürecinde işte bazı kesimlerin kimisi derin devlet diyor, kimisi bilmem ne diyor ismi ne olursa olsun hiç önemli değil oynadıkları oyuna benzer bir oyun o dönemi yaşı itibariyle hatırlamıyor olabilirsiniz ama ben size hatırlatayım. O dönemde birden daha önce ismi hiç duyulmamış bir tarikat çıktı. Azzimendi tarikatı diye ve elinde sopalarla uzun zaman sokaklarda insanları gezdirdiler ve onları bir şekilde lanse ettiler bir şekilde onların reklamını yaptılar. Dikkat edin! Ondan sonrada ne yaptılar. İşte onlara göre çirkin kıyafetlerle, onlara göre çirkin bir şekilde dolandırdıktan sonra sokaklarda tuttular bunların lideri konumundaki insanı gine kendi adamları olan bir hanımla güya bastılar yakaladılar. Ondan sonra bu şekilde işte tarikatlarda bakın bu işler de var diye ki onun üstüne gene bazı kişileri de ki gene aynı şekilde Kalkanlar şunlar bunlar hatırlayabilenler hatırlar eski ihvanlarımız hatırlarlar. Öğrenci kardeşlerimiz belki şey yapamazlar. Böyle lanse ettiler ondan sonra onları tuttu içeri attılar. Sokakta gezenlerde o neyse ne diyelim onlara çirkin bir şey ağızımdan çıkar diye korkuyorum. Onun için sıkılarak söylüyorum. O da o günkü işte hainlerin uydurma olarak ortaya çıkartığı insanlardı. Hatta bunların eğitildiğini 2-3 sene, sonradan yazıldı çizildi bunlar 2-3 belli kamplarda eğitildiğini, tarikatın belli konularının öğretildiği, kıyafetlerinin işte şunların bunların neyse ayarlandığını bunları biliyoruz artık. Bunlar bu şekilde de bu coğrafyada bizi yıpratmaya çalıştılar ve adına arkasına tarikat hatta dışarıda işte falan tarikat Amerika’da falan tarikat mensupları kendilerini yaktılar. O tarikat şeyini hep onların arkasına takarak konuşarak Türkiye’deki Tarikatları, bu coğrafyadaki Tarikatları yıpratmaya çalıştılar. Bu da bir yoluydu. Şimdi bu dediğimiz adam vasıtasıyla da başka birşeyi deniyorlar. Şimdi fakat insanlarımız Tarikatı bilse çok komik duruma düşecekler. Hemen komik duruma düşecekler ama insanımız Tarikatı bilmiyor. Onun için ben bunun üzerinden bugün Tarikat konusuna girip size bir şey anlatmaya çalışacam.

Kardeşim tarikatlar Türkiye de hep vardı, bu coğrafya da hep vardı hep de olacak. Eğer bi yerde düşünen insan varsa ve bunun bir şekilde bi Allah inancı varsa orda tasavvufun olmaması mümkün değil zaten. Yani ona Allah bizzati Kuran da yönlendiriyor. Ve ben Kuran da hep bi ayeti misal verdim hatta iki, bazen üç oldu ama dört hiç olmadı. Yani benim dört tane ayeti bildiğim için değildi bu, dört tane sureyi bildiğim için değildi. Niye, ben her zaman öyle yaparım zirve olan o konuda hangi konudan bahsediyorsam o konuda en çok bilinen ve en güzel örtüşen misali alırım, veririm, hikayeyi anlatırım, ayetse ayeti alır veririm, hadisse hadisi alır veririm, seçerim incelerim. O hadisi orda misal vereceksem o hadisi veririm o ayeti okuyacaksam o ayeti okurum ve de Türkçesini okurum, Arapçasıyla hiç kimseyi uğraştırmam Türkçesiyle okurum. Şimdi Türkiye de bu güne kadar yazılan tefsirlerin hepsin de benim şimdi size söyleyeceğim ayeti Türkçesi aynen şöyle açıklanmaktadır: Allah peygamberine Musa’ya buyurdu ki “Ya Musa benim öyle kullarım var ki…” bakın dikkat edin üzerine basarak söylüyorum “öyle kullarım var ki…” kulum değil bi kere “Sen onların bildiği ilmin bir noktasını bile bilmiyorsun. Allah tarafından onların gönüllerine bi ilim bildirildi sen o ilmin bir noktasını dahi bilmiyorsun…” şimdi ben, beni dinleyen herkese söylüyorum, beni dinleyen herkese soruyorum. Bu ayeti okumuş olsanız siz bi şekilde Arapça biliyorsanız Arapçasından, Arapça bilmiyorsanız Türkçesini bi şekilde okumuş olsanız, bu o insanların kimler olduğunu merak ettirmez mi size. Bunu bi peygambere söylüyor Allah buyuruyor Ahmede, Mehmede , Hasana, Hüseyine değil dikkat edin. Bi peygambere diyor ki “Sen onların ilminin tek bir noktasını dahi bilmezsin”. Benim bu ayetin teferruatı hakkında bir çok sohbetim var onları bulur dinlersiniz.

Şimdi söyleyeceğimi ben söyleyim, şimdi asıl söylemek istediğim, şimdi Allah tarafından insanlar tasavvufa, tarikata yöneltilmiş. Hiç kimse durduğu yerde, oturduğu yerde tarikatı düşünmeye başlamamış. Bir yerde din varsa, orda bi Allah tek bir Allah inancı varsa, bi peygamber varsa hangi din olursa olsun bu, bu insanlar peygamberin hiç olmadığını düşün o dinde peygamberin de peygamber inancının da olmadığını düşünün ordaki insanlar eğer böyle bir şeyle karşılaşıyorsalar o sıra oturup düşünüyorlar.

Ben ikinci bi ayet olarak da Hz. Süleymanla sabah Melikesinin arasında ki geçen bir olayı anlatan ayetler var biliyorsunuz. Ordan da bi misal vermiştim o zamanlar bu da çok güçlü bi şekilde tasavvufa yönlendiriyor insanları. Allah bunu bizatihi yapıyor sen ben yapmıyoruz bunu orda da dedim ki, Hz Süleyman diyor ki “Şu Saba Melikesi…” olayı anlatamayacam çok uzun “Şu Saba Melikesi benim ülkeme ziyarete geliyor. Ona öyle birşey göstermeliyim ki bizim ne kadar onlardan üstün olduğumuzu anlamaları lazım. Onun tahtını, o buraya gelmeden bana kim getirir.” Diyelim 500, 600 neyse 700, 1000 km mesafeden bahsediyor arkadaş ve orda diyor ifritlerden birisi yani o üç harfliler dediklerimizden birisi dedi ki “ben getiririm senin makamına gelip orda kaldığın süre içerisinde ben getiririm.” Bunu açıklayan insanlar çok güzel bi şekilde açıklamışlar biz de açıkladık dedik ki o süre ney Hz Süleyman bizim kuşluk vakti dediğimiz bugün ki vakitlerde saat 8-9 a tekabül eden çoğu iş yerinin işte çalışmaya başladığı sürede kendi makamına gelip oturuyor, ikindi vakti dediğimiz vakitte de yani gine saat 4-5 gibi bugün ki saat ile kalkıp gidiyor yani onun bildirdiği süre o süre ifrit. O da bi güç. O mesafede ben onu sana getiririm. Çünkü onların biliyorsunuz çok hızlı hareket etme kabiliyetleri var. Gidip alıp getirecek o tahtı o süre içerisinde. Fakat diyor onun yardımcısı onun kitabından ilim sahibi, birisi ki bahsettiği veziri Asaf ismi de, Asaf bahsedilen. O dedi ki “Ya Süleyman ben o tahtı gözünü açıp yumana kadar buraya getiririm.” Ve getirdi.

Şimdi size soruyorum siz bu ayeti okuduğunuz zaman o adamın nasıl bi adam olduğunu düşünmezmisiniz, merak etmezmisiniz? Edersiniz. Herkes eder. O zaman bu ayetler o kitapta ki o kitap, kıyamete kadar geçerli olan bi kitaptır. Olduğu müddetçe kim çıkarsa çıksın kim ne derse desin insanlar tasavvufa bi merak duyacaklar kaldı ki bizim açımızdan tasavvufu anlattığımız zaman göreceksiniz ki bugün tasavvuf zaten ihtiyaç, bugün insanlar için artık ihtiyaç, mecburiyet ama bak biz buna hiç bi zaman farz demedik, hiç bi zaman Allah’ın emri demedik dikkat edin.
…..
Hz. Beylerbeyi Bayburdi (K.S)

Kaynak: Can Damlaları Gönül Sohbetleri 3 Ekim 2015 Serdivan

Sohbeti buradan dinleyebilirsiniz.

Sosyal medyada paylaş:

  • Facebook
  • Twitter
  • WhatsApp
  • Google
  • Pinterest
  • E-posta
  • Yazdır

İlgili

By ersin| 2017-05-09T20:12:06+00:00 Çarşamba, Ağustos 17, 2016|Genel|

Sosyal medyada paylaş!

FacebookTwitterLinkedinGoogle+PinterestVkEmail

About the Author: ersin

İlişkili Yazılar

  • Zelle Nedir? Kimlerde Olabilir?
    Zelle Nedir? Kimlerde Olabilir?
    Gallery

    Zelle Nedir? Kimlerde Olabilir?

    Salı, Ekim 11, 2016 | Yorum yok
  • Kadir Gecesinin Önemi
    Kadir Gecesinin Önemi
    Gallery

    Kadir Gecesinin Önemi

    Cuma, Temmuz 1, 2016 | Yorum yok
  • Cennettekilerin Ahu Figanı
    Cennettekilerin Ahu Figanı
    Gallery

    Cennettekilerin Ahu Figanı

    Perşembe, Haziran 2, 2016 | Yorum yok
  • İlk Aşık
    İlk Aşık
    Gallery

    İlk Aşık

    Salı, Mayıs 3, 2016 | Yorum yok
  • Sevgisiz Bir Toplum Olmamızın Asıl Sebebi
    Sevgisiz Bir Toplum Olmamızın Asıl Sebebi
    Gallery

    Sevgisiz Bir Toplum Olmamızın Asıl Sebebi

    Pazar, Nisan 24, 2016 | Yorum yok

Siz de fikrinizi belirtin Cevabı iptal et

  • Popüler
  • Güncel
  • Yorum
  • Allah’a (C.C) Nasıl Aşık Olacağız?
    Perşembe, Kasım 10, 2016
  • Can Damlaları Gönül Sohbetleri [1 Şubat 2014]
    Pazar, Şubat 2, 2014
  • Can Damlaları Gönül Sohbetleri [15 Şubat 2014]
    Pazar, Şubat 16, 2014
  • Allah’a (C.C) Nasıl Aşık Olacağız?
    Perşembe, Kasım 10, 2016
  • Zelle Nedir? Kimlerde Olabilir?
    Salı, Ekim 11, 2016
  • Tarikatlar Üzerinde Oynanan Oyunlar
    Çarşamba, Ağustos 17, 2016
  • Henüz yorum yok yayınlanmıştır.

Kategoriler

  • Abdurrahim Reyhan Hz.
  • Aşk
  • Aşk İklimi
  • Beylerbeyi Bayburdi Hz.
  • Bilim Köşesi
  • Büyüklerimizi Tanıyalım
  • Can Damlaları TV
  • Canlı Yayınlar
  • Divan
  • Dua ve Zikirler
  • Duyurular
  • Genel
  • Günlük Yazılar
  • Hatıralar
  • Hayat-üs Sahabe
  • İşaretler
  • İslam
  • Kitaplar
  • Kur'an-ı Kerim Meali
  • Kurban
  • Minah
  • Muhammed Sami Hz.
  • Musa Dede Bayburdi Hz.
  • Osmanlı 'da Tasavvuf
  • Salih Baba
  • Silsile-i Şerif
  • Siyer-i Nebi
  • Sohbetler
  • Sohbetlerden Kıssalar
  • Videolar

Arşivler

  • Kasım 2016
  • Ekim 2016
  • Ağustos 2016
  • Temmuz 2016
  • Haziran 2016
  • Mayıs 2016
  • Nisan 2016
  • Mart 2016
  • Ocak 2016
  • Aralık 2015
  • Kasım 2015
  • Ekim 2015
  • Eylül 2015
  • Ağustos 2015
  • Temmuz 2015
  • Haziran 2015
  • Nisan 2015
  • Mart 2015
  • Şubat 2015
  • Ocak 2015
  • Aralık 2014
  • Kasım 2014
  • Ekim 2014
  • Eylül 2014
  • Haziran 2014
  • Mayıs 2014
  • Nisan 2014
  • Mart 2014
  • Şubat 2014
  • Nisan 2013

Etiketler

Abdurrahim Reyhan Hz. Abdurrahman-i Taği (k.s) abdurrahmanı tahi Altın Silsile Aşk Beylerbeyi Bayburdi Hazretleri Beylerbeyi Bayburdi Hz. bilim köşesi bitlis can damlaları Erzincan gönül sohbetleri güncel yazı Günlük Yazılar halidi Hz. Abbas (r.a) Hz. Aişe (R.A) Hz. Ali (R.A) Hz. Ebu Bekir Sıddık (r.a) Hz. Hatice (r.a) Hz.Muhammed (s.a.v) Hz. Ömer (r.a) Hz. İmam-ı Rabbani (k.s) Hz. Şah-ı Nakşibend (k.s) Kurban kırtıloğlu dergahı meal Muhabbet muhammed beşir erzincani muhammed sami erzincani nakşibendi Nakşibendi Halidiyye Erzincan norşen piri tagi seyri süluk Seyyid Sıbgatullah Arvasi (k.s) Seyyid Taha (k.s) Silsile-i Aliyye Nakşibendi Halidiyye Erzincan Silsile-i Şerif Tasavvuf Tasavvuf Sohbetleri Ubeydullah Ahrar (k.s) İlahi Aşk İmam-ı Rabbani (k.s) Şah-ı Nakşibend
© Copyright 2011- | Can Damlaları İlim ve Kültür Derneği | Tüm hakları saklıdır. |
FacebookYouTubeGoogle+Twitter
loading Vazgeç
Yazı gönderilemedi - e-posta adreslerinizi kontrol edin!
E-posta kontrolü başarısız oldu, lütfen bir daha deneyin.
Üzgünüm, blogunuz yazıları e-posta ile paylaşamıyor.